Boşanma dilekçe örnekleri yazımız içerisinde yer almaktadır. Dilekçe Örneklerini Word formatında indirebilirsiniz.
Boşanma dilekçe örnekleri bilgilendirme amacı taşımaktadır. Dilekçe içerisinde yer alan olay açıklamaları kurgusal niteliktedir. Boşanma davası açmak isteyen kişiler, bu dilekçeleri yol göstermek anlamında kullanabilirler. Dava açma aşamasına gelindiğinde profesyonel hizmet alınması gerekmektedir. Hazırlamış olduğunuz dilekçe ile ilgili dava açmadan önce bir boşanma avukatı ile iletişime geçilmesi tavsiye edilmektedir. Aşağıda yer alan dilekçe örnekleri açacağınız yargısal süreci kazanacağınızı garanti etmeyecektir.
Çekişmeli Boşanma Dilekçe Örnekleri
Zina Boşanma Dilekçesi Örneği
Müvekkil ve davalı 01.01.2001 tarihinde evlenmişlerdir. Tarafların bu evlilikten iki tane çocuğu olmuştur. Çocuklar sırasıyla 1 ve 2 yaşlarındadır. Çocuklar doğuştan kalp rahatsızlıklarına sahiptir ve özel ilgi gerekmektedir.
Müvekkil çalışmamaktadır. Davalı ise, LİMİTED Şirketi’nin ortağı ve yöneticisidir. Davalının net maaşı yaklaşık olarak 60.000 TL civarındadır. Bu beyanımızın tespiti açısından gelir İdaresi başkanlığına müzekkere yazılması talebimiz söz konusudur. İlgili kayıtlar beyanımızı doğrulayacaktır. [Bakınız DELİLLER]
Tarafların müşterek konutu Kartal ilçesinde bulunmaktadır. Fakat davalı, uzun müşterek konuta gelmemekte gelirse de çocukları dövmekte veya evin huzurunu kaçırarak aldığı alkolün etkisiyle sızmaktadır. Bunun yanında dilekçemizin ilgili Kısmında detaylıca açıklandığı üzere davalı, müvekkili aldatmış, hatta başkaca kadınlar ile yaşamaya başlamıştır.
DAVALI, TÜRLÜ YALAN VE BAHANELER UYDURARAK MÜŞTEREK KONUTA GELMEMEKTE, MÜVEKKİL İLE BİRLİKTE YAŞAMAMAKTA, MÜVEKKİLİ YALNIZ BIRAKMAKTADIR.
Gelinen aşamada müvekkil, davalının bazı açılardan da kendisini kandırdığını, karşı taraf her ne kadar erkek arkadaşları ile zaman geçirdiğini beyan etse de gerçeğin bu şekilde olmadığını, davalının müvekkile yalanlar söyleyerek başkaca kadınların yanına gittiğini hatta ki onlarla müşterek bir yaşam sürdüğünü öğrenmiş bulunmaktadır.
Fakat belirtmekte fayda görmekteyiz ki; davalının, müvekkile yalan söyleyerek müşterek konuta gelmemesi başlı başına evlilik birliğini sarsan bir eylemdir. Bunun yanında, davalının bu süreci devam ettirmek için müvekkile yalan söylemeye devam etmesi, ayrıca güven sarsıcı bir eylemdir. Bu hususların ayrı ayrı değerlendirilmesini talep etmekteyiz. Davalının bu kusurlu eylemleri sebebiyle taraflar arasındaki evlilik birliği temelinden sarsılmış, ortak yaşam müvekkil açısından çekilmez bir hale gelmiştir. İlgili bu beyanlarımız süresi içinde sunacağımız delillerimiz ve tanık anlatımları ile sabit olacaktır.
DAVALI, MÜVEKKİLE, SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE EKONOMİK ŞİDDET UYGULAMIŞTIR.
Davalının uyguladığı ekonomik şiddet türlerine örnek vermemiz gerekirse;
Davalı gelirini müşterek yaşam için harcamamaktadır. Müvekkil maddi anlamda zor bir yaşam sürmesine rağmen davalı sefa içinde yüzmektedir. Davalının net toplam maaşının 60.000 TL civarında olduğunu belirtmiş bulunmaktayız. Fakat davalı bu gelirini hiçbir zaman müşterek yaşam için harcamamıştır. Müvekkil zaman zaman kıt kanaat geçiniyor olmalarının mantıksız olduğunu düşünmüş olsa da çocukları için bu duruma katlanmaya çalışmıştır. Davalının gelirini, başkaca kadınlar ile harcamaktadır. Fakat bu kısımda belirtmekte fayda görmekteyiz ki, davalının gelirini müşterek konut için harcamaması, sadece kendi keyfi için harcaması, tek başına dahi müvekkile ekonomik şiddet uyguladığını göstermektedir.
Davalı gelirini, başkaca kadınlara hediyeler alma, onlara yemekler ısmarlama, onların yanına gidip gelebilmek adına otobüs ve uçak biletlerine yüklü paralar ödeme gibi eylemler için harcamakta, aile birliğinin ekonomisini sarsmaktadır. Bu süre içinde müvekkil ise ailesinin yardımları içinde geçinmeye çalışmaktadır.
İlgili bu beyanımızın tespiti açısından davalıya ait banka kayıtlarının ve kredi kartı ekstrelerinin celbini talep ediyoruz. İlgili kayıtlar geldiğinde görülecektir ki, davalının bu madde kapsamına giren eylemlerine verilebilecek örnekler saymakla bitmeyecek türdendir. Yine de davalının bu madde kapsamında değerlendirilebilecek eylemlerine örnek vermemiz gerekirse;
Davalı başka şehirlerde yaşayan kadınların yanına gidebilmek için otobüs ve uçak biletlerine yüklü miktarlarda paralar ödemekte,
- Davalı başkaca kadınlara yemekler ısmarlamakta,
- Davalı başkaca kadınlara hediyeler ve çiçekler almakta,
- Davalı başkaca kadınlara paralar göndermekte
- Davalı başkaca kadınlar ile gezmekte, otellerde kalmakta, bu gezi ve konaklama giderlerine yüklü miktarlarda paralar ödemekte,
- Davalı başka kadınlarla görüşebilmek adına günlük veya aylık ev kiralamaktadır.
Söz konusu bu vakalar, davalının bu madde kapsamında değerlendirilebilecek eylemlerine sadece örnek olarak verilmiştir. Yani davalının söz konusu eylemleri bunlarla sınırlı değildir. Davalının bu eylemlerine ilişkin elde ettiğimiz deliller süresi içinde Mahkemenize sunulacaktır.
Özetle davalı bu zina içerir eylemleri ile aynı zamanda müvekkile ekonomik şiddet uygulamıştır. Bu sebepler ilgili bu beyanlarımızı hem zina hem de ekonomik şiddet kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
DAVALI, MÜVEKKİLİ ALDATMAKTADIR.
Davalı müvekkili aldatmaktadır. Müvekkil bu durumu boşanma davası açılmadan kısa bir süre öncesinde davalının WhatsApp isimli uygulamasının evde bulunan bilgisayara bağlaması ve açık unutması üzerine bilgisayarı kullanmasıyla öğrenmiştir. Müvekkil, davalının mesajlaşmalarını okumasıyla birden çok kez aldatıldığını ve aldatılmanın halen daha devam ettiğini öğrenmiş ve şoka girmiştir.
Dilekçemizin ilk kısmında da belirttiğimiz üzere, davalı müşterek konutta kalmamakta, Davalı bu süreleri başkaca kadınlar ile geçirmektedir. Davalının zina fiiline ilişkin olan delillerimizi süresi içinde Mahkemenize sunacağız. Söz konusu deliller incelenecek olursa;
Davalının başkaca kadınlar ile müstehcen konularda konuştuğu, söz konusu konuşmalarının sayılamayacak kadar çok olduğu
Müşterek konuta da gelmediği, bunun yerine beraber olduğu kadınların yanına gittiği, bu durumun davalıya ait OTEL kayıtları ile de tespit olunduğu,
Davalının başkaca kadınlarla otellerde kaldığı, yemekler ısmarladığı, uzun süredir bu kişiyle birlikte yaşadığı, bu kişiyle arasında para transferleri olduğu tespit olunacaktır.
Söz konusu bu delillerimizin sayısının çok olması sebebiyle delilerimiz üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını ve rapor hazırlanmasını talep etmekteyiz. Bunun yanında ilgili bu beyanlarımızın doğruluğunun tespiti açısından davalıya ait,
Ziraat bankası, Türk Ekonomi Bankası, Akbank, TEB ve GARANTİ bünyesindeki tüm hesapların hesap dökümlerini ve kredi kartlarının ekstrelerinin celbini
Davalının, ilişkisi olduğu kişi ile yaşadığının tespiti açısından davalı ve bahsi geçen kadına ait 055555555 kullandığı telefon operatörlerine müzekkere yazılarak bu kişilerin telefonlarının beraber baz aldığı baz istasyonlarının hangileri olduğu bilgisinin celbini,
Davalının kullandığı telefona ve varsa diğer telefonlara ait 2 senelik görüşme kaydının celbini,
Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak GİY KİMBİL sisteminden davalının dava tarihinden geriye dönük iki yıllık konaklama bilgilerinin varsa konakladığı şahıs ile tespit edilerek Mahkemenize gönderilmesini, bu tarihlerde bahsi geçen şahsın aynı otelin başkaca bir odasında konaklayıp konaklamadığının da tespit edilmesini,
Özellikle ÖRNEK otelinde bulunan konaklama kayıtlarını talep etmekteyiz. Gelen kayıtlar da bu beyanımızı doğrulayacaktır.
Davalı gerek tarafların fiili birliktelikleri gerekse de fiili ayrılıkları sırasında bu durumu müvekkilden gizlemiştir. Müvekkil her ne kadar daha önceleri de davalının kendini aldattığını düşünmüş olsa da maalesef ki bu yönde inandırıcı bir delil elde edememiştir. Müvekkil bu konuyu davalı ile konuşmaya çalıştığında ise davalı çoğunlukla tutarsız cevaplar vermiş bu eylemleri gerçekleştirdiğini kesinlikle kabul etmediğini beyan etmiştir.
Kanun koyucu, eşlerden birinin zina etmesi durumunda diğer eşin boşanma davası açabileceğini düzenlemiştir. Somut olaydaki aldatma iddiamız da süresi içinde sunacağımız delil ve dinleteceğimiz tanıklar ile ispatlanacaktır. Davalı zaten daha önce de müvekkili defalarca kez aldatmıştır.
Bilindiği üzere “zina” özel bir boşanma sebebidir. Bu sebeple, zina vakasının varlığı halinde boşanma kararı verilecektir. Ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı araştırılmayacaktır. Fakat belirtmeliyiz ki, somut olayda davalının zina kapsamında kalan eylemleri müvekkili inanılmaz derecede yıpratmıştır. Müvekkilin kadınlık gururu bu sebeple incinmiştir. Dilekçemizde ilgili Yargıtay kararlarını sunmaktayız.
DAVALI GÜVEN SARSICI EYLEMLERDE BULUNMAKTADIR.
Davalının gerçekleştirmiş olduğu ve zina kapsamında değerlendirilmesinin gerektiğini belirttiğimiz eylemler hakkında dilekçemizin önceki kısmında ayrıntılı olarak beyanda bulunmuş durumdayız. İşbu dilekçemizi kalabalıklaştırmamak ve tekrara düşmemek adına, ilgili eylemlere atıf yaparak, söz konusu bu eylemlerin aynı zamanda güven sarsıcı davranış kapsamında da değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Bu sebeple, bahsedilen bu vakalar aynı zamanda TMK’ nın 166. Maddesi kapsamında da değerlendirilmelidir. Davalının güven sarsıcı eylemleri sebebiyle taraflar birçok kez tartışmış, müvekkil bu tartışmalar sırasında son derece yıpranmıştır. Özetle davalı, gerçekleştirmiş olduğu güven sarsıcı eylemler ile, müvekkilin bebeğini kaybetmesine sebep olmuştur.
Davalının bu kusurlu davranışları yüzünden taraflar arasındaki evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Ortak yaşamın devamı müvekkil açısından bu aşamadan sonra mümkün değildir. Bilindiği üzere Yargıtay tarafından güven sarsıcı eylemlerin gerçekleşmesi durumunda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilmekte ve bu eylemleri gerçekleştiren eşin kusurlu olduğu kabul edilmektedir. Dilekçemizde ilgili Yargıtay kararlarını sunmaktayız.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2019/ 4407 E. 2019 / 11952 K. 04.12.2019 T. Sayılı Karar
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2019/ 5653 E. 2020 / 332 K. 27.01.2020 T. Sayılı Karar
MADDİ MANEVİ TAZMİNAT VE NAFAKA TALEBİMİZ BULUNMAKTADIR
Yukarıda bahsettiğimiz üzere, müvekkil şu an çalışmamaktadır. Herhangi bir geliri yoktur. Ailesinin yardımına muhtaç olarak yaşamaktadır.
Yine yukarıda bahsettiğimiz üzere, davalı ise ŞİRKET SAHİBİDİR VE SAHİBİ OLDUĞU ŞİRKET İSİMLİ FİRMANIN YÜKLENİCİ KONUMUNDADIR. Davalının geliri yaklaşık olarak 75.000 TL civarındadır. Davalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve ortak yaşamın müvekkil açısında imkânsız hale gelmesi konularında tam kusurludur. Müvekkil şu an temel ihtiyaçlarını karşılamak için dahi ailesine muhtaç halde yaşamaktadır. Bu sebeplerle, müvekkil lehine aylık 50000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, işbu nafakanın boşanmadan sonra yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep ediyoruz. Fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutuyoruz.
Detaylıca açıklandığı üzere evlilik birliği içerisinde iki adet çocuk doğmuştur ve çocuklar kalp hastasıdır. Çocukların her biri için 7500 TL tedbir nafakası verilmesini ve bu nafakanın karar tarihi itibariyle iştirak nafakasına dönüştürülmesini talep ederiz.
Müvekkil, davalının haksız eylemleri sebebiyle son derece yıpranmıştır. Haklı olduğunu ve kusurlu olan tarafın davalı olduğunu bile bile, evlilik birliğinin her aşamasında davalıyı mutlu etmek için çabalamış, evlilik birliğini kurtarmak için hiçbir çabadan kaçmamıştır. Müvekkil evlilik birliğinin devamı için üstüne düşen sorumluluktan fazlasını ortaya koymuştur. Fakat davalı, kusuruyla tarafların boşanma aşamasına gelmesine sebep olmuştur. Bu sebeple müvekkilin, uğradığı zararlara ilişkin maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı doğmuştur. Kanun koyucu ilgili durumu açıkça düzenlemiştir. Yukarıda verilen bilgiler ışığında, kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin sona ermesine sebebiyet veren davalı eş aleyhine 250.000 TL maddi, 250.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi yönünde talebimiz vardır.
Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği
Müvekkilim ve davalı eş 01.01.2024 tarihinde evlenmişlerdir. Davalı eşin, evliliğin başından itibaren müvekkilimi maruz bıraktığı duygusal, ekonomik ve psikolojik baskı sonucunda, evlilik birliği müvekkilim açısından çekilemez ve devam ettirilemez hale gelmiştir. Boşanmada ağır kusurlu taraf davalı eş olduğu için yargılama giderleri davalı üzerine bırakılarak tarafların boşanmasına karar verilmesi ve diğer taleplerimizin kabulü gerekmektedir. Şöyle ki;
Müvekkilim ile eşi başlangıçta uyuşuyor gibi görünseler de aslında dışarıya yansıtılmamaya çalışılan iç huzursuzluklar ve anlaşmazlıklar daha evliliklerinin ilk günlerinde filizlenmeye başlamıştır. Davalı eş evliliklerinin ikinci yılından itibaren müvekkile soğuk, ilgisiz davranmaya başlamıştır.
Evlilik birlikteliğinin kendisine yüklediği görev ve gereklerine büyük bir titizlikle uyan müvekkilim, büyük sabırlarla eşinin birtakım davranışlarına katlanmış, kendisine düşen vazife ve beklentileri eksiksiz yerine getirmiştir. Ancak birbirlerini kişisel olarak ve karakter olarak iyice tanımadan evlenmelerinin ortaya çıkardığı aykırılıklar, kültür ve karakter çatışmaları gittikçe büyümüştür.
Zaman içerisinde davalı eşin kavgacı ve uzlaşmacı olmayan tavırları sebebiyle taraflar arasında sudan sebeplerle tartışmalar çıkmaya başlamış ve bu durumun ardı arkası kesilmemiştir. Müvekkilim davalı taraf ile defalarca konuşmasına ve sorunu çözmeye çalışmasına rağmen Davalı taraf yaşadıkları en ufak tartışmaları bile büyütmüş fakat müvekkilimin sabrı sayesinde evlilik süreci devam etmiştir. Ancak son dönemlerde davalı tarafın kusurundan kaynaklanan nedenler ile aile içi huzursuzluklar artmış, bu nedenle boşanma davası açılması zaruri olmuştur.
Bütün ev işlerini müvekkil yapmıştır. Davalının sonradan çalışmaya başladığı işi bile ben müvekkil bulmuştur.
Davalı eşin daha tarafların düğün tarihinden başlamak üzere mevcut evliliğe hiçbir ekonomik katkısı olmamıştır.
Müvekkil 2021 yılı Kurban Bayramı’nı tüm ailesi Covid pozitif olmasına rağmen kendi ailesinin yanında geçirmiştir. Müvekkil de davalı eşin ailesinin bulaş riskini hesaba katıp kendi ailesinin yanına gitmiştir.
Almanya’dan davalı eşin yengesi ve kuzeni Türkiye’ye gelmişlerdir. Davalı eş hemen işyerinden izin alıp akrabalarını havaalanından almaya gitmiştir. Geldikleri günün ertesi gün davalı eş hemen akrabalarını ziyaret etmek istemiştir. Müvekkil de kendisinin ertesi gün mesaisi olduğundan bahisle eşine; “sabah 7.30 da işe gidiyorum, mesaide çok yoruluyorum, rica etsem akraba ziyaretinde çok kalmayalım saat gece yarısı 12 olmadan evimize dönelim.” Demiştir. Bunu duyan davalı eş, daha önce yaptığı gibi hemen müvekkile “bir gece de uykusuz kal senin yüzünden ailemi göremeyecek miyim” diyerek bağırmaya başlamıştır.
Evlilik süresi boyunca evin giderlerini tek başına müvekkil karşılamıştır. O tarihte çalışmakta olan davalı eş, ev giderlerine katılmadığı gibi; maaşını veya var ise gelirini nereye harcadığı müvekkil tarafından bilinmemektedir.
Tüm bunlara ek olarak, kendi borçlarını ve ihtiyaçlarını da müvekkile ödetmiştir. Müvekkilin gelirinin büyük bir çoğunluğu evin bakımı ve ihtiyaçları doğrultusunda harcandığından, müvekkili ekonomik olarak daha da büyük bir darboğazın içine itmiştir. Örnek olarak, davalı eşin kullandığı ve m cep telefonu (bilgileri dilekçe ekinde mübrez) satın aldırmıştır. Müvekkil, bu maddi külfeti karşılayabilmek adına kendi ailesinden maddi destek almak zorunda kalmıştır.
1-) DAVALI EŞ VE ANNESİ, MÜVEKKİLİME KÖTÜ DAVRANMIŞTIR. DAVALI EŞ SÜREKLİ KENDİ AKRABALARINI GÖZETMİŞTİR.
Tarafların evliliğinden üç gün sonra adet olduğu üzere davalı eşin köyüne gidilmiş ve tüm tanıdıklar ve akrabalar ziyaret edilmiştir. Davalı eşin annesi herkesin içinde “Ben aslında öksüz bir akrabamız var lisede öğrenci Davalı’ in onunla evlenmesini istiyordum çünkü evine rahat girer çıkardık ve oğlum işten geldiğinde yemeği hazır olmuş olurdu.” demiştir. Müvekkil daha yeni evliyken kayın validesinden ulu orta bu sözleri işitince çok üzülmüştür ve saatlerce ağlamıştır.
Davalı eş, kendi akrabalarını gereğinden fazla gözetmektedir. Tarafların ortak yaşantılarını, evliliklerini gözetmesi gerekirken ve kaldı ki davalı eşin de maddi bir geliri yokken kalkıp akrabalarına yardım etmesi tarafların evlilik birliğinin ekonomik temelini derinden sarsmıştır. Müvekkil, karşı tarafın ailesine veya müşkül durumda olan akrabalarına yardım etmesini bir dereceye kadar anlayışla karşılayacakken davalı eşin bunu bir alışkanlık haline getirmesi müvekkili çok rahatsız etmiştir. Kaldı ki yardım ettiği akrabalarının birçoğunun maddi durumu da tarafların maddi durumundan daha iyidir. Müvekkil her ne kadar bu durumu sakin bir şekilde karşı taraf ile konuşmak istese de davalı eş müvekkilin bu söylemlerine şiddetle karşı çıkmış ve “sen kim oluyorsun da bana karışıyorsun onlar benim akrabalarım tabi ki yardımcı olacağım sana hesap mı vereceğim?” demiştir.
Davalı eşin neredeyse tüm akrabaları sıklıkla ve ansızın müşterek konuta gelmişlerdir. Müvekkilin misafir ağırlamaya yönelik olumsuz bir yaklaşımı bulunmamaktadır ancak tarafların henüz yeni evlendiği bir dönemde akrabaların sabahın erken saatlerinde ortak konuta gelip saatlerce kalmaları ve hatta yatıya kalmaları tarafların evlilik birliğine ciddi derecede zarar vermiştir.
2-) DAVALI EŞ, MÜVEKKİLİN ZİYNET EŞYALARINI ALMIŞTIR.
Davalı ve ailesinin düğünde müvekkile takılan altınlardan ve paralardan dahi talebi olmuş baskıları sonucunda müvekkilden takılan paraların tamamını ve 10 adet çeyrek altını o aşamada almışlardır.
Düğünden hemen sonra davalı eş müvekkile; düğünde takılan altınları borç olarak ablasına vereceğini bu sebeple kendisine vermesini söylemiştir. Müvekkil buna itiraz etse de altınlar davalı eş tarafından müvekkilden alınmıştır. Müvekkilin bildiği kadarıyla bu altınlar bozdurulup davalı eşin Fidan isimli ablasına borç olarak verilmiştir. Müvekkil maruz kaldığı bu durum sebebiyle çok üzülmüş hele ki altınların davalı eşin ablasına verildiğini duyunca adeta kahrolmuştur. Müvekkilin üzüntüsünü gören davalı eş, müvekkili paragöz olmakla suçlayıp müvekkile kızmıştır.
3-) DAVALI TARAF MÜVEKKİLE PSİKOLOJİK BASKI UYGULAMIŞTIR.
Eşlerin birbirlerine küçümseyici, alaycı söylemlerde bulunmaları, Yargıtay’ın yerleşik ihtiyaçları uyarınca da evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı boşanmada kusurlu davranışlardan olup boşanmaya karar verilmesi için yeterlidir.
Davalı taraf ve ailesi, son dönemlerde de müvekkili sadakatsizlikle suçlamaya başlamış ve bununla ilgili dedikodu çıkartarak müvekkilin ailesine, kızına ve damadına karşı itibarını zedelemeyi amaçlamıştır.
Eşlerin birbirlerine karşı küçültücü davranışlarda bulunması duygusal şiddete yönelik bir davranış olduğundan evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma konusu davranışlardandır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 06.10.2005 E. 2012/7020 K.2012/26316
“…davalının davacıya “şişko” “bana yakışmıyorsun” diye hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.”
4-) DAVALI EVLİLİK BİRLİĞİNDEN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEMİŞ, MÜŞTEREK KONUTUN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAMIŞ VE MÜVEKKİLE SÜREKLİ İLGİSİZ VE SOĞUK DAVRANMIŞTIR.
Eşlerin, evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülükleri bulunmaktadır. Müşterek konutta yaşama ve idaresini de müştereken sağlamaları, birbirlerine karşı paylaşımcı bir yapıda olmaları bunlardan ikisidir. Ancak, davalı eş, yan yana iken müvekkile ilgisiz davranmış ve taleplerine kayıtsız kalmıştır.
Müvekkil ve davacı arasında bulunan evlilik bağınınım, fiilen çok daha önceden sonra erdiği ve bu durumun resmen de tespitinin yapılması gereği aşikardır.
Evin kirası, çocuğun bakım masrafları ve müvekkilimin giderleri müvekkilim açısından ciddi bir ekonomik külfet oluşturmaya başlamıştır. Davalı eş, bu esnada müvekkilime ekonomik anlamda hiçbir yardımda bulunmamış ve kendisini zor durumda bırakmıştır
Davalı taraf, müvekkilimin izni ve haberi olmadan müvekkilime ait ziynet eşyalarını satmış ve bu satıştan elde ettiği 23.000 TL Bu sebeple, dilekçemiz ekinde sunmuş olduğumuz düğün fotoğraflarının bilirkişi tarafından incelenmesini ve müvekkile ait ziynet eşyalarının belirlenmesini talep etmekteyiz.
5. MÜVEKKİL İÇİN TEDBİREN NAFAKA VERİLMESİNİ, YARGILAMA NETİCESİNDE DE MADDİ, MANEVİ TAZMİNAT VE NAFAKAYA HÜKMEDİLMESİNİ TALEP ETMEKTEYİZ.
Evden ayrılma gayesi ve beraberinde eve dönmemek için geçerli bir sebebiyle olmaksızın eve dönmeyen, diğer eşi evden göndermeye zorlayan veya diğer eşin ortak konuta dönmesini haklı bir sebebi olmadan engelleyen eş konutu terk etmiş sayılır. Şimdiye kadar eşine karşı tüm sorumluluklarını yerine getirmiş olan ve iyi bir e olabilmek için elinden geleni yapan müvekkilemiz lehine, evliliğinin bu şekilde sona ermek zorunda kalması nedeniyle maddi ve manevi tazminat da talep etmekteyiz.
Davalı tarafın aylık gelirleri ve müvekkilimin durumu göz önüne alındığında, hüküm kesinleşinceye kadar kendisi için aylık 1500.-TLTedbir nafakasına hükmedilmesini, nafakanın daha sonra yoksulluk nafakası olarak devam ettirilmesini, müvekkilin evlilik süresince uğradığı duygusal ve ekonomik şiddet sonucu uğradığı manevi zarara karşılık 35.000.-TL.manevi, evliliğin sona ermesi nedeni ile müvekkilin; beklenen ve mevcut menfaatlerinin zarara uğraması nedeni ile; toplamda 35.000.-TL. Maddi tazminata hükmedilmesi için işbu davayı açma zorunluluğu doğmuştur.
6. DAVALI EŞ EVİ TERK ETMİŞTİR.
Tüm bu olayların akabinde davalı eş bir gün ansızın, haber dahi vermeden ortak konutu terk etmiştir. Müvekkil bir süre kendisine ulaşmaya çalışmış ancak haber alamamıştır. Davalı eş sonradan müvekkile bir arkadaşında kaldığını ve canı ne zaman isterse o zaman döneceğini beyan etmiştir. Bunun üzerine müvekkil davalı eşin evinde kaldığı arkadaşını aramış ve kendisine eşi ile barışması noktasında yardımcı olmasını rica etmiştir. Arkadaşının da davalı eş ile konuşma çabası neticesiz kalmış, davalı eş bu sefer de arkadaşının evinden ayrılıp annesinin evine gitmiştir. Müvekkil o dönem itibariyle evliliğine değer verdiğinden eşini halen daha çok sevdiğinden ve evliliğini kurtarmak amacıyla gidip davalının annesine kendisini davalı eş ile barıştırmak için adeta yalvarmıştır. Müvekkilin bu çabasının neticesinde taraflar aile terapistine gitmeye karar vermişlerdir. Ancak, aile terapistinde bir davalı eş “ben buraya barışmaya değil boşanma kararımdan emin olmak içingeldim.”demiştir.
Bu saaten sonra da davalı eşin ailesi müvekkilime tamamen cephe almış ve ona sürekli hakaretler ederek paragöz, yalancı ve yılansın demişlerdir.
7. DAVALI TARAFINDAN EL KONULAN ZİYNET EŞYALARININ MÜVEKKİLE İADESİ GEREKMEKTEDİR.
Davalı eş, müvekkile ait olan ziynet eşyalarının bir kısmını haksız olarak uhdesinde bulundurmaktadır. Bunlar sırasıyla,
- 7 adet 17,5 gram 22 ayar bilezik
- 1 adet 25 gram 22 ayar bilezik
- 1 adet 12 gram 22 ayar bilezik
- 8 adet cumhuriyet altın
- 4 adet yarım altın
- 100 adet çeyrek altın
- 1 adet 2 gram 14 ayar alyans
- 1 adet 8 gram 14 ayar takı seti
Terk Boşanma Dilekçesi Örneği
Müvekkil ile davalı 27 Mayıs 2021 tarihinde nikah kıyarak 22 Temmuz 2021 tarihinde düğün yapmıştır.
Davalının evlilik süresi boyunca devam eden kıskançlık, sinir problemleri ve tıbbi psikolojik rahatsızlıkları kaynaklı ağır kusurlu davranışları nedeniyle tarafların ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olmakla, müvekkil bakımından işbu davayı ikame etme zaruriyeti hasıl olmuştur. Şöyle ki;
DAVALI, MÜVEKKİLE PSİKOLOJİK ŞİDDET UYGULAMIŞTIR.
Müvekkil, evlilik öncesinde davalının psikolojik problemleri olduğunu bilmemektedir. Karşı taraf ve ailesi, davalının tıbbi psikolojik rahatsızlıkları bulunduğunu bilmekle, evlilik öncesi dönemde müvekkilden gizlemiştir. Müvekkil, ancak davalı ile ortak hayatı paylaşmaya başladıklarında problemlerin farkına varabilmiştir.
DAVALININ KISKANÇLIK PROBLEMLERİ NEDENİYLE MÜVEKKİL, İŞİNDEN DAHİ AYRILMAK ZORUNDA KALMIŞTIR.
Müvekkil, yeni evlendikleri dönemde para kazanmaya da ihtiyacı olduğundan iş tekliflerine sevinmekte ise de davalı, “SEN EVE GELMEMEK İÇİN ÇALIŞIYORSUN” beyanında bulunarak müvekkile hakaretler etmiştir.
Müvekkil bir dönem gece vakti çalıştığından dolayı davalı yan evi bırakıp gideceği, kendisini terk edeceği şeklinde düşüncelere kapılmış ve müvekkil bu nedenle işinden dahi ayrılmıştır.
Davalı yanın sürekli kıskançlık ve sinir hali evlilik süresi boyunca devam etmiş, müvekkil her işe gittiğinde, yalnızca işe gittiğinden dolayı kendisine ağır hakaretlerde bulunulmuştur. Davalı yan evlilik birliği boyunca müvekkil işe değil, eğlenmeye gidiyormuşçasına tepkiler vermeye devam etmiştir.
Üstelik bahsi geçen kıskançlığa dayalı sinirlenmeler; bir yere bakmak, bir söz söylemek gibi en ufak somut temele dahi dayanmamaktadır. Davalı yan kendisini evliliğin başından beri aldatıldığına, sevilmediğine ikna etmeye çalışmış ve bu kapsamda müvekkile baskı uygulamıştır.
Müvekkil bu nedenle dört aylık evliliği süresince arkadaşlarıyla dışarı dahi çıkamamış, davalıyı memnun etme ve sinirlendirmemek adına tüm hayatını evde geçirmek zorunda kalmıştır.
DAVALI, SEBEP OLMAKSIZIN EVİ TERK ETMİŞTİR.
Bilindiği üzere davalı eşin evi terk etmesi kusur olmakla; karşı taraf tarihinde ise davalının müşterek konutu terk etmiştir.
Müvekkilden kaynaklı hiçbir sebep olmaksızın davalının babası, gelerek davalıyı evden alıp memleketlerine götürmüştür. Müvekkil bu şekilde bir kez daha karşı taraf kaynaklı mağduriyet yaşamıştır.
DAVALI, TERK ETMESİNE KARŞIN PSİKOLOJİK ŞİDDETE DEVAM ETMEKTEDİR.
Davalının, müşterek konutu terk etmesinin ardından dahi müvekkile hakaret içerikli mesajları ve iftiraları devam etmiştir. Müvekkil halihazırda oldukça zor bir dönemden geçmekte olup davalı ise evlilik birliğinden kalma bu alışkanlıklarını devam ettirmektedir.
AYNI ZAMANDA MÜVEKKİL, DAVALININ ZİYNET EŞYALARINI DA ALMIŞ OLDUĞUNU FARK ETMİŞTİR.
Müvekkil işten eve geldiğinde davalının konutu terk ettiğini anlamakla, davalının ziynet eşyalarının tamamını ve hatta kendisinin bazı diğer eşyalarını da yanında götürdüğünü fark etmiştir. Bu kapsamda karşı taraftan ziynet eşyalarının iadesi talebimiz de olacaktır.
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİMİZ BULUNMAKTADIR.
Davalı yan müvekkile psikolojik şiddet uygulayan, kendisinin dışarı çıkmasına dahi mâni olan kimsedir. Müvekkil, eşinin ağır kusurlu davranışları nedeniyle mahkemenize başvurmak zorunda kalmıştır.
Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu’nun Maddî ve manevî tazminat başlıklı 174. Maddesi;
“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” şeklindedir.
Davalı eşin evliliğin başından itibaren uygulamış olduğu ağır psikolojik şiddet neticesinde evlilik birliği müvekkil açısından çekilemez ve devam ettirilemez hale gelmiştir. Neticeten ağır kusurlu davalıdan 40.000 TL maddi, 40.000 TL manevi tazminat talebimiz bulunmaktadır.
Akıl Hastalığı Boşanma Dilekçesi Örneği
DAVALI, KENDİSİNİ HAYAL ÜRÜNÜ OLAYLARA İNANDIRMIŞTIR.
Müvekkil ile davalı evde birlikte oturdukları, beraber oldukları bir gün sonrasında davalı kendisine “HAYIR SEN DIŞARIDAYDIN, GEZİYORDUN” şeklinde hayal ürünü ithamlarda bulunmaya başlamıştır.
Yine davalı, konutu terk ettikten sonra müvekkile “sen eve arkadaşlarını getirir sabahlardın” şeklinde mesajlar göndermişse de, müvekkil yalnızca evliliğin başlarında iyi dilekleri kabul etmek amacıyla toplam 4 kez misafir ağırlayabilmiştir.
DAVALI, EN UFAK OLAYI DAHİ FARKLI YORUMLANDIRMAKTADIR.
Müvekkil, işe gittiğinde davalı “Sen eve gelmemek için çalışıyorsun” demiştir.
Müvekkil, mutlu edebilmek için kendisine yemek yapıp çay demlendiğinde davalı “sen benim yaptıklarımı beğenmiyorsun” demiştir.
Müvekkil, düğün fotoğrafları için duvara bir tasarım yapmakla uğraşırken davalı “Sen benimle ilgilenmemek için uğraşıyorsun” demiştir.
Görüleceği üzere bahsi geçen kısa örnekler dahi davalının psikolojik durumunu kanıtlar nitelikte olmakla, evlilik birliğinin sürdürülmesinin imkânsız olduğu da açıktır.
Mahkemece gerekli görüldüğü takdirde davalı hakkında resmi bir kurumdan sağlık raporu alınması halinde bu husus kanıtlanacaktır.
DAVALININ KENDİSİNE REÇETE EDİLEN İLAÇLARI KULLANMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR.
Müvekkil bu olayların üzerine davalının herhangi bir ilaç kullanıp kullanmadığını, öncesinde hastaneye gidip gitmediğini hususlarını merak etmeye başlamıştır.
Davalı yan bir gün konuşma esnasında teyzesinin ilaç kullandığını ve bu nedenle “ruh gibi gezdiğini, kendisinin asla ilaç kullanmayacağını” belirtmiştir.
Müvekkilin annesi evi temizlerken ise davalının psikolojik rahatsızlıkları için yazılan ilaçlar bulunmuştur. Müvekkil, bu şekilde davalının psikolojik rahatsızlığının tıbbi düzeyde olduğunu ve korktuğundan dolayı ilaçlarını kullanmadığını fark etmiştir.
DAVALININ ANNE VE BABASI, DAVALININ DURUMUNDAN HABERDARDIR.
Tekraren belirtmekte fayda görüyoruz ki karşı taraf ve ailesi, kızlarının psikolojik problemlerini evlilik öncesi dönemde bilerek ve isteyerek müvekkilden gizlemiştir.
Ancak davalının problemleri evlilik birliği süresince devam etmiştir. Öyle ki davalının anne ve babası bir dönem müvekkili arayarak durumu idare etmesi için ikna etmeye dahi çalışmışlardır.
Müvekkil bu şekilde bir kez daha karşı taraf kaynaklı mağduriyet yaşamıştır.